Buyuk Selale / Oylat
Yok yok! Ben anladim, benim bacaklarimda ve kollarimda kas yok. Ne kendimi yukari dogru cekebilecek guclu kollara sahibim ne de bastigim yerden bedenimi kaldiriacak guclu bacaklara. Baska turlu izahi olamaz bunun! Biliyorum biraz da ben de kabahat. Okulda beden egitimi dersini hic sevmezdim. Zoraki 45dk’yi doldurmaya, isinma hareketleri yapmaya beden salonuna giderdim. Hatta cogu zaman hastayim numarasi yapip dersi ekmeye calisirdim. Sevmiyordum. Aslindaaaa; dusundum de kabahat ben de degil, vazgectim :):):) beden dersleri cok sıkıcı. Gercek bir etkinlik pek yapilmiyor. Yoksa ruhumda varmis ki bir gidim spor sevgisi; atmisim kendimi yollara! Hahaha!!! Ama yeterli kas gucumun olmadigini, kondisyonumun dusuk oldugunu cevremdeki “dagcilar”dan cook rahat anladim :((( Hemen analitik dusunelim;) bu durumun iki cozum yolu var: ya fiziksel gucumu ve yuruyus deneyimimi zaman icinde kademeli olarak artirmak, ya da iyi yuruyusculeri de parkurda yavaslatmak!!! Nihahahha !!! (Bu sunun gibi oldu; hani rejim muhabettlerinde mantra niteliginde soylenen bir soz vardir “tanrim ya beni zayiflat; yada beni zayiftalamiyorsan arkadaslarimi sismanlat!”)
Oylat Magarasi’ndan anayola ciktik ve Buyuk Selale’ye dogru yola koyulduk. Ulasimi detayli olarak tekrar yazmiyorum. Magara icin yazmistim cunku. Once Oylat’in tarihcesini paylasalim... Klasik oldu bu girisler zira! Bizans imparatorlugu doneminde bolge hakimi Tekfur’un biricik kizi caresiz bir hastaliga yakalip yataklara duser. Aciz kalan bilgeler, izdirap ve acilar icinde durumu gittikce kotuye giden kiza hem sons bir sans vermek hem de goz onunden uzaklastirmak icin bu sularin bulundugu yere getirip “ol-yat” diyerek birakip giderler. Kaplica sulariyla hergun yikanan kiz, kisa bir surede eski sagligina kavusur ve babasinin sarayina geri doner. Umcize sular o gunden sonra sifa kaynagi olarak kullanilir ve dilden dile ol-yat olur oylat...
Yuruyuse Oylat’in ufacik meydaninin oldugu yerden orman icine girerek basladik. 2 yol var dendi! 1-Kolay parkur; 2-Zor parkur. Kendine guvenen baba yigit zoru, donanimi yeterli olmayan daha az yorulayim diyenler digerini sececeklerdi. Tabiiii biz ne yaptik?! (bundan sonraki tum cumlelerimi sadece kendim icin yaziyorum!) aslanlar gibi ortaya atlayip biz zoru seciyoruz dedik! Ne buyuk bir gururdu o an! Ayyy ayyyy! Biz neymisiz bee:) Once yatay sonra dikey cikip yaklasip 14-15 kmlik bir yuruyusle arkadan dolacaktik!
Isteee bu yani! hem zaten cantami da yeni almisim:) Ayakkabi desen tamam... Yurek desen; âlâsi bulunmaz! Kattik basa oncuyu; onde o, arkada biz... Basladik patir patir yurumeye:) 3 adim at... 5 adim at... Az yukari cik... Basamaklari tirman... Bacagini kocaman ac... Actigin gibi hemen diger basamaga at... Attigin gibi diger bacagin beri gelsin... Nefesini ayarla... Bir yerlere tutun... Hizlica bedenini yeni adimina ayarla... En bastan al hareketleri... 3 adim at... 5 adim at... Az yukari cik... Basamaklari tirman... Bacagini kocaman ac... Actigin gibi hemen diger basamaga at... Attigin gibi diger bacagin beri gelsin... Nefesini ayarla... Bir yerlere tutun... Hizlica bedenini yeni adimina ayarla... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... Ne oldu dersiniz?! Tahmin edilen oldu tabi!!! Bu kul; nefesini yetistiremedi bu hizli tempolu ve surekli yukselen parkura!!! Ustune ustuluk alt tarafi 36lt olan ve icinde pek matah da bir agirlik bulunmayan yeni cantasini bile tasiyamadi!!! Alpinist olacakmis benim guzelim; hahahah!!! Bu yolu bile alamadi!!! Bir de zor parkurdan gidelim; sinayalim kendimizi derken de pek bir cesaretliydi:):):) [bu kaddar ozelestiri ve aciklik olur;)] Imdadima yetisenler oldu ki sukur; ben de selaleye ulasabildim. Isi bilenler tarafindan nispeten agir bulunan sirt cantam hemen kendine uygun bir sirt buldu; ve yuruyusun zorlu kisimlari bitene kadar hep orada kaldi! Cok tesekkur ederim cantami tasidiginiz ve bana duzgun nefes almayi hatirlattiginiz icin!
Canta bana ne zaman ulasti derseniz; artik yokus asagi “kolay” parkurdan inise gectigimizde! (Not: her zamanki gibi analitik cozumlerim bu durum icin de mevcut: ne yapiyoruz boyle durumlar icin? Oncu es kaza sansiniza oldu da hizli yuruyen biri ise; hic artik dertlenme ve nefessiz kalma yok; ayaklarina agirlik bagliyoruz ve onu yavaslatiyoruzzzzzz...hehhehe...)
Neyse efendim; devam edelim konuyu dagitmadan! Zor parkur ve kolay parkur gruplari selelanin iki kiyisinda hemen hemen ayni zaman araliginda bulustu... O yorgunluk ve isinmisligin uzerine; selalenin sesi, etrafa yayilan soguk su zerrecikleri, akan su tum bitâpligi uzerimizden aldi goturdu! Kisa bir dinlenme... Cevreyi tanima... Etrafi kesfetme... Arkadaslarla goz goze gelme... Ulasilmenin vermis oldugu o kucuk hazzi karsilikli paylasma... Tepeden asagiya dusen suyu izleme... Akan suyu takip etme... Hemen botlari cikarip soguk dag suyundan yorulmus ayaklari nasiplendirme... Ayaklarin kendine gelisi... Dogayla butunlesme...
Dinlenmeden sonra ya zor parkurda yukariya tirmanmaya ve akabinde asagiya inmeye devam edecektik; ya da boyumun olcusunu aldigimizi kabul edip karsi kiyiya gecip kolay parkur grubuna katilacaktik! Ne yaptik? Ne yaptik! Tabiiii ki bekleneni!!! Hehhehe!!! Aldik elimize ayakkabilarimizi, bastigimizin tasa, oynakligina, ustunde film seklinde yosun tabakasinin olup olmadigina, kayip kaymayacagimizi tartarak karsiya gectik soguk sudan! (Su seviyesi yuksek degildi, cogu yerde bileklerimize, bazi yerlerde dizlerime ulasiyordu 3-5 mlik kisim)
Ohhhh!!! Ne rahatmis yafu! cesitli boyutlardaki taslarin ve agirlikli olarak agac yapraklariyla kaplanmis su kiyisini az yukardan takip eden bir rota ile Oylat’a indik!
Oylat meydan da bir sure dinlenip beldeyi kucuk capli gezdikten sonra yolumuz Mesruriye Koyu’nu gosterdi... Araclarimizla koy girisine kadar geldikten sonra koy meydanina yuruyerek ulastik. Biz ulastigimizda kalkinma kooperatifinin/koy kahvehanesinin bize ozel demledigi taze ve sicak caylar ve ikramlari olan kirazlar hazirdi! Hem kirazlar, hemde limonlu kek esliginde icinlen caylar gunun son demleriydi artik...
Donus evi gosterdiginde; keyifli bir gunu yine birlikte yasamis olmaktan dolayi mutluyduk!
Bir baska seferde birlikte yol alabilmek dilegiyle, sevgiler!
FOTOLAR YAKINDA!
---------------------------------------------------------------------------------------------
Not: Bugun gunlerden carsamba... Ve cok hastayim... Parmak uclarima kadar butun eklem yerlerim agriyor. Bunu niye mi yaziyorum. Hemen soyleyeyim canlar; Pazar gunu ben hasta olacakmisim ki ne cantami tasiyabildim ne de dogru durust yuruyebildim... Yaniii; bir daha gidersek oraya; ben yine zor parkuru sececegim:):):)
Oylat Magarasi’ndan anayola ciktik ve Buyuk Selale’ye dogru yola koyulduk. Ulasimi detayli olarak tekrar yazmiyorum. Magara icin yazmistim cunku. Once Oylat’in tarihcesini paylasalim... Klasik oldu bu girisler zira! Bizans imparatorlugu doneminde bolge hakimi Tekfur’un biricik kizi caresiz bir hastaliga yakalip yataklara duser. Aciz kalan bilgeler, izdirap ve acilar icinde durumu gittikce kotuye giden kiza hem sons bir sans vermek hem de goz onunden uzaklastirmak icin bu sularin bulundugu yere getirip “ol-yat” diyerek birakip giderler. Kaplica sulariyla hergun yikanan kiz, kisa bir surede eski sagligina kavusur ve babasinin sarayina geri doner. Umcize sular o gunden sonra sifa kaynagi olarak kullanilir ve dilden dile ol-yat olur oylat...
Yuruyuse Oylat’in ufacik meydaninin oldugu yerden orman icine girerek basladik. 2 yol var dendi! 1-Kolay parkur; 2-Zor parkur. Kendine guvenen baba yigit zoru, donanimi yeterli olmayan daha az yorulayim diyenler digerini sececeklerdi. Tabiiii biz ne yaptik?! (bundan sonraki tum cumlelerimi sadece kendim icin yaziyorum!) aslanlar gibi ortaya atlayip biz zoru seciyoruz dedik! Ne buyuk bir gururdu o an! Ayyy ayyyy! Biz neymisiz bee:) Once yatay sonra dikey cikip yaklasip 14-15 kmlik bir yuruyusle arkadan dolacaktik!
Isteee bu yani! hem zaten cantami da yeni almisim:) Ayakkabi desen tamam... Yurek desen; âlâsi bulunmaz! Kattik basa oncuyu; onde o, arkada biz... Basladik patir patir yurumeye:) 3 adim at... 5 adim at... Az yukari cik... Basamaklari tirman... Bacagini kocaman ac... Actigin gibi hemen diger basamaga at... Attigin gibi diger bacagin beri gelsin... Nefesini ayarla... Bir yerlere tutun... Hizlica bedenini yeni adimina ayarla... En bastan al hareketleri... 3 adim at... 5 adim at... Az yukari cik... Basamaklari tirman... Bacagini kocaman ac... Actigin gibi hemen diger basamaga at... Attigin gibi diger bacagin beri gelsin... Nefesini ayarla... Bir yerlere tutun... Hizlica bedenini yeni adimina ayarla... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... Ne oldu dersiniz?! Tahmin edilen oldu tabi!!! Bu kul; nefesini yetistiremedi bu hizli tempolu ve surekli yukselen parkura!!! Ustune ustuluk alt tarafi 36lt olan ve icinde pek matah da bir agirlik bulunmayan yeni cantasini bile tasiyamadi!!! Alpinist olacakmis benim guzelim; hahahah!!! Bu yolu bile alamadi!!! Bir de zor parkurdan gidelim; sinayalim kendimizi derken de pek bir cesaretliydi:):):) [bu kaddar ozelestiri ve aciklik olur;)] Imdadima yetisenler oldu ki sukur; ben de selaleye ulasabildim. Isi bilenler tarafindan nispeten agir bulunan sirt cantam hemen kendine uygun bir sirt buldu; ve yuruyusun zorlu kisimlari bitene kadar hep orada kaldi! Cok tesekkur ederim cantami tasidiginiz ve bana duzgun nefes almayi hatirlattiginiz icin!
Canta bana ne zaman ulasti derseniz; artik yokus asagi “kolay” parkurdan inise gectigimizde! (Not: her zamanki gibi analitik cozumlerim bu durum icin de mevcut: ne yapiyoruz boyle durumlar icin? Oncu es kaza sansiniza oldu da hizli yuruyen biri ise; hic artik dertlenme ve nefessiz kalma yok; ayaklarina agirlik bagliyoruz ve onu yavaslatiyoruzzzzzz...hehhehe...)
Neyse efendim; devam edelim konuyu dagitmadan! Zor parkur ve kolay parkur gruplari selelanin iki kiyisinda hemen hemen ayni zaman araliginda bulustu... O yorgunluk ve isinmisligin uzerine; selalenin sesi, etrafa yayilan soguk su zerrecikleri, akan su tum bitâpligi uzerimizden aldi goturdu! Kisa bir dinlenme... Cevreyi tanima... Etrafi kesfetme... Arkadaslarla goz goze gelme... Ulasilmenin vermis oldugu o kucuk hazzi karsilikli paylasma... Tepeden asagiya dusen suyu izleme... Akan suyu takip etme... Hemen botlari cikarip soguk dag suyundan yorulmus ayaklari nasiplendirme... Ayaklarin kendine gelisi... Dogayla butunlesme...
Dinlenmeden sonra ya zor parkurda yukariya tirmanmaya ve akabinde asagiya inmeye devam edecektik; ya da boyumun olcusunu aldigimizi kabul edip karsi kiyiya gecip kolay parkur grubuna katilacaktik! Ne yaptik? Ne yaptik! Tabiiii ki bekleneni!!! Hehhehe!!! Aldik elimize ayakkabilarimizi, bastigimizin tasa, oynakligina, ustunde film seklinde yosun tabakasinin olup olmadigina, kayip kaymayacagimizi tartarak karsiya gectik soguk sudan! (Su seviyesi yuksek degildi, cogu yerde bileklerimize, bazi yerlerde dizlerime ulasiyordu 3-5 mlik kisim)
Ohhhh!!! Ne rahatmis yafu! cesitli boyutlardaki taslarin ve agirlikli olarak agac yapraklariyla kaplanmis su kiyisini az yukardan takip eden bir rota ile Oylat’a indik!
Oylat meydan da bir sure dinlenip beldeyi kucuk capli gezdikten sonra yolumuz Mesruriye Koyu’nu gosterdi... Araclarimizla koy girisine kadar geldikten sonra koy meydanina yuruyerek ulastik. Biz ulastigimizda kalkinma kooperatifinin/koy kahvehanesinin bize ozel demledigi taze ve sicak caylar ve ikramlari olan kirazlar hazirdi! Hem kirazlar, hemde limonlu kek esliginde icinlen caylar gunun son demleriydi artik...
Donus evi gosterdiginde; keyifli bir gunu yine birlikte yasamis olmaktan dolayi mutluyduk!
Bir baska seferde birlikte yol alabilmek dilegiyle, sevgiler!
FOTOLAR YAKINDA!
---------------------------------------------------------------------------------------------
Not: Bugun gunlerden carsamba... Ve cok hastayim... Parmak uclarima kadar butun eklem yerlerim agriyor. Bunu niye mi yaziyorum. Hemen soyleyeyim canlar; Pazar gunu ben hasta olacakmisim ki ne cantami tasiyabildim ne de dogru durust yuruyebildim... Yaniii; bir daha gidersek oraya; ben yine zor parkuru sececegim:):):)
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder