***En yuksek ucan marti; en uzagi gorebilen martidir.***
Felsefenin dogdugu yerdeyiz. Yolumuz nerelere dusuyor degil mi su hayat yolculugunda. Masmavi bir denizin ayaklarinizin altinda oldugu, bir marti edasiyla usulca suzuleceginizi hissettiginiz su tepede, tarihi kalintilar esliginde, balik-roka-raki uclemesinde hem dunyayi kurtarir insan hem de kendini evelallah. Asar, keser, batar, cikar, ahkam keser, ama yine de kurariz muhabbetin en alasini burda! Yunanli filizof Aristo da iste boyle yapmis, gelmis ve Hermias’in guzel kizkardesi Pyhtias ile evlenebilmek icin dunyanin ilk felsefe okulunu burada kurmus.
Assos, Canakkale’nin Ezine İlçesi uzerinden virajli yollardan ulasabilecegimiz Edremit Korfezi’nde yeralan bir koy. Diger adi Behramkale. Kiyi boyunca bircok balik lokantasi, kahvesi, butik oteller var. Buranin kucuk olusu sizi aldatmasin, insan akiyor insan! Akdenize yerli-yabanci turistin akmasi gibi buraya da haftasonu kafa dinlemeye gelen, tarih-kultur tatmak isteyen, alternatif deniz tatilcileri akiyor.
Aristo’nun kurdugu Felsefe Okulu’nun az yukarisinda tarihi kentin koruyucusu olduguna inanilan Zeus’un kizi Tanrica Athena’ya ithafen yapilan Athena Tapinagi var. Yamacta ise assos Antik Kenti yer aliyor tiyatrolari, tapinak, meclis binasi, gures-spor alan kalintilariyla...
Öyle bir tepedesiniz ki, sanki az elinizini uzatsaniz gokyuzune yada az elinizi uzatsaniz denize ulasacaksiniz. Tepeden soyle bir yavasca etrafa bakmaya niyetlendiginizde, manzaranin kesilmedigini kendi cevrenzide 360 derece donerek goruyorsunuz. Donusunuze gore bir bakiyorsunuz karsinizda duran yemyesil bir dag, bir baska yerde kirmizi kiremit damlari olan bir koy, bir baska yerde deniz-gokyuzu...
Evet evet, marti olup ucmak... Kesinlikle... Iste burada hissedilen bu sanki... Jonathan olmak! Kiyidan aciklara dogru, mil be mil, ucmak. Havada suzulmek. Denize dogru pikeye gecmek, ayaklari suya carpmak. Sonra ayaklari govdeye yine sikica yapistirmak ve havalanmak. Kavisler cizmek. Geriye dogru hafifce donmek, su ustunde olusturulan o duzgun ize bakmak. Kanatlari var gucuyle cirpmak, goz kamastirici o berrak gokyuzune dogru havalanmak havalanmak havalanmak. Saga sola savrulsan bile, bir kursun kulcesi gibi suya cakilsan bile, daha once ettigin o gereksiz yeminleri yerine getiremesen bile, onlarca yaşamdan geçsen bile, hirsin icinde kaybolsan bile; inanmak, inandigini yapmak, yapabilmek ve bunu basarabilmek! Bir okulu bitirip bir yenisine baslamak. Dev gibi guclu bir sekilde yeniden varolmak! Zafer!
Sarki sozunden alinti yapacagim biraz, “bizim bayrami cocuklara devredeli cok dusunur oldum” diyor. Cocuk olmak rahatlik demekmis, cok cabuk gecti. Ama simdisi de guzel be! Hissedebilene tabii!
Hayatta gercek sevgiden ote ve daha anlamli hicbirsey yok! Biline, anlayana, yasayana ne mutlu...
(Felsefenin dogdugu yerde, yasami sorgulamayan bir yazi olmasi dusunulemezdi bu yazinin. Konsepte aykiri en basta :) )
Diğer yazılarım:
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder