BURSA ENDURO BAHAR SENLIGI'18
Zaman dediğimiz kavram ne kadar da göreceli gerçekten. Şu dünya hayatımızda bizi zorlayan en zor kavramlardan biri olsa gerek. Yeri geliyor içinden çıkamayacağımız dilimler yaşıyoruz yeri geliyor oldu mu o kadar diyoruz. Yere yere sığıyor ne göğe. Ne elde tutuluyor ne avuçta kalıyor. Varsa yoksa anca zihinlerimizde.
6 sene önceymiş katıldığımız Enduro Bahar Şenliği, oysaki düşününce sanki geçen sene hadi bilemedin evveli sene gibi (Yazısını okumak için: TIKLAYIN).
Bu sene birer hafta arayla aynı kamp alanındayız: Kocayayla’dayız. Geçen hafta 3. Türk Dünyası Ata Sporları Şenliği için kampımızı kurmuştuk (Yazısını okumak için: TIKLAYIN). Geçen hafta Bursa’ya inmeden önce aynı yere bir sonraki hafta gelmeyi planladığımız için kampa devam edecek komşularımızla anlaşıp çadırımızı kurulu bırakacaktık. Son anda fikir değiştirip çadırı toplamaya karar verdik, hani olur da bir nedenden ötürü çıkamazsak çadırımızdan olmayalım veya daha sonra sadece çadır toplamak için yollara düşmeyelim dedik. İyi de yapmışız, üşengeçlik etmeyip çadırımızı toplamakla. Zira Perşembe ve Cuma günleri öylesine sağnak yağış yağdı ki, şehirde bile çok yerde sıkıntı yaşanırken dağda kamp komşularımız için de yağış zorluk yaratmış. Şenliğe katılmak son gün vazgeçince Cuma gecesi kanlı ay tutulması seyri Gökyüzü Gözlem Etkinliğine katıldık. (Yazısını okumak için: TIKLAYIN) Perşembe ve Cuma günlerindeki yağış gökyüzümü terk edip Cumartesi sabahı hava günlük güneşlik olunca da "kontratımız mı var katılamayacağız diye, ha gayret, iş epi topu eşyaları arabaya yüklemeye bakar" dedik ve yola çıktık. Çok da iyi yapmışız. Bir gece önce yüzyılın ay tutulması yaşandıysa bu seneki Enduro’da da bizim için yüzyılın buluşması yaşandı, üç çadır cümbür cemaat kamp yaptık. Tabii daha gerçekçi bir gözle; gece konaklamalı piknik :))) diyebiliriz aslında biz buna. Kampın en güzel görüntülerini hayatlarımızdaki üç minnoş verdi.
Etkinlik günü olarak belirlenen Cumartesi günü saat 11de organize edilen Baraklı ve Gököz Göleti çevre gezisine, henüz o saatte evde olduğumuz için katılamadık (Ama daha önceye ait Baraklı-Boğazova Mevkii trekking yazısını okumak isterseniz: TIKLAYIN) Saat 14 ve 15teki yoğurt yeme ile halat çekme yarışlarına da yolda olduğumuz ve alana varıp çadırımız kurmakla meşgul olduğumuz için katılamadık. Ormanın içinde olmak daha keyif verici geldiği için pek de acele etmedik. 17deki motocross yarışlarını alandaki standları gezerken fark edemedik diyebilirim. Bu seneki şenlik bizim etkinliklerden ziyade eş, dost ve arkadaşlarımızı görmek tatlı bir huzur almak üzerine kuruluydu. Gece düzenlenen konser ise ses ve ışık düzeni ile oldukça başarılıydı.
Kalabalık geçen haftaki şenlikten çok daha fazla idi. Ama buna rağmen tüm kamp ve şenlik alanında hiç uyumsuzluk yoktu. Sanki birer hafta arayla farklı şenliklere ev sahipliği yapan yayla, aynı yayla değil de ikisi içinde farklı yaylalardı. Buradan bir kez daha anlıyoruz ki her bir şenliğin kendine has bir katılımcı portföyü bir dokusu bir nüansı bulunuyor ve iç içe geçirmek her zaman sinerji yaratmıyor, bırak dağınık kalsın misali bırak her biri farklı tarihlerde yapılsın.
Her yaşadığımızın tevafuk olduğu idraki ile bu kampımızdan ne öğrendik dersek; bir sonraki kamp maceramız için mutfak eşyalarımızı daha farklı ekipmanlar ile değiştirmeyi ve minik canlıların doğal vücut fonksiyonları için anlık yürek kabartısı yaşamamayı… Ha bir de ne yaparsak yapalım ne edersek edelim senede bir yayla su borularını patlatmak kaderimize yazılmış :)))) Bunu artık biz, komşumuz ve yayla sorumlusu karakteristik bir Kocayayla kamp hatırası olarak kanıksıyoruz büyük bir sükûnetle :)