Pazar, Mart 10, 2013

Manyas Kuş Cenneti

Manyas Kuş Cennetinin Coğrafi Koordinatları 40" 10' N - 28" 00' E şeklindedir.


25 Ağustos 2007'de Uluabat Kuş Cenneti'ne (okumak için tıklayınız) yapılan gezinin devamı niteliğinde bu sefer Manyas Kuş Cenneti'ndeyiz. Hazır kış güneşini yakalamışken günübirlik bir haftasonu kaçamağı yapalım ve  keyfini sürelim diye:)
Biraz coğrafik bilgi verelim dersek, şöyle bir toparlayabiliriz bölgeyi:
 "Manyas Kuş Gölü'nün tamamı idari olarak Balıkesir İli'nin Bandırma ilçesi sınırları içinde ve Marmara Denizi'nin güneyinde, Uludağ ile Biga Yarımadası arasında uzanan bir çöküntü alanında yer almaktadır. Bu çöküntünün tabanını Kuş ve Uluabat Gölleri ve bu göllerin çevresinde yer alan geniş ovalar, kenarlarını ise yüksek dağ ve yaylalar oluşturmaktadır. Doğu batı doğrultusunda uzanan gölün uzunluğu 20 km., genişliği ise 14 km.dir. Kuş Gölü, ekolojik yönden ötrafik (bol gıdalı), limnolojik bakımdan ise argilotrophic (killi) bir sulak alandır. Kolloidal kil ihtiva ettiği için suyu devamlı bulanıktır. Suları tatlı olan gölün en derin yeri 4 metre civarında olup, ortalama derinliği 1-2 metredir. Göl su seviyesi mevsimlere göre değişmektedir. İlkbahar da göl suları yükselerek kıyıları kaplamakta, yaz aylarında ise geri çekilmektedir. Bu ritmik olay her yıl düzenli olarak tekrarlanmaktadır. Göl kıyıları yer yer sazlık kamışlık, yer yer çayırlıktır. Deltada birlerce kuşun gübresiyle zenginleşen topraklar, yazın suların çekilmesiyle gür ve yüksek otlarla kaplanarak sayısız küçük canlının üreyip gelişmesine olanak sağlamakta, ilkbaharda göl sularının tekrar yükselmesiyle birlikte bu canlılar göl suyuna karışmaktadır. Bu nedenle Kuş Cenneti kuşlar için olduğu kadar, balıkların beslenmeleri ve üremeleri için de ideal bir ortam oluşturmaktadır."
Bandırma-Susurluk ayrımına geldiğimizde trafik tabelalarını takip ederek Bandırma-Balıkesir karayolunun 15. kilometresinden Kuş cenneti'ne giden güneye saparak 3 kilometrelik bir yolla Kuş Cenneti’ne ulaşıyoruz.

Evliye Çelebi, ünlü Seyahatname’sinde Kuş Gölü ile Kuş Cenneti’ni şöyle anlatmaktadır:
“İlyaspınardan doğan Türkmenler buraya Manyas derler.O kadar derin değil suyu ab-ı hayata benzer içinde alabalık, turna balığı çeşit çeşit nefis balık avlanır. Devlete vergi ödeyen avcıları vardır.Öyle herkez zevk için balık avlayamaz. Kışın bu göl, kaz, kuğu, karabatak, yeşilbaş, martı kuşu ve diğer güzel kuşlarla dolar. Her gece kaz ve kuğu sesinden kanat şakırtısından Manyas sahası titrer. Saka kuşu ve diğer güzel kuşlarla dolar. Bu kuşların avcılarıda devlete vergi verirler.Birde bu gölde bir çeşit pamuğa benzer kav biterki su içinden çıkarıp çakmak taşı üzerine koyarak çakmak ile vursan, derhal ateş alır. Ve her şeyde kullanılır. Ama adı geçen kavın kurutup da çaksan yanmaz. Her tarafta meşhur bir kavdır. Bu Manyas gölünün kenarların da yüksek sazlar yetişir. Bu göl etrafındaki halk o sazları mevsiminde koparıp, terbiye ettikten sonra renk renk hasır seccadeler, minderler ve döşemeler dokurlar ki insan hayran olur.” *
  
Manyas Kuş Cenneti’nin “Milli Park” olarak ayrılmasının nedeni barındırdığı kuş topluluklarıdır.  Avrupa konseyince A sınıfı diploma ile ödüllendirilen Milli Park, bu özelliği ile en çok ziyaretçi çeken milli parklardan biridir. Manyas Kuş Cenneti, ülkemizdeki milli parklar içinde en küçük olanıdır. Ziyaret saatleri 09:00-18:00.'dir.


Kuş Cenneti’nde 1975 Haziranına kadar 238 kuş türünün varlığı tespit edilmiştir. Daha sonra çeşitli zamanlarda yapılan sayımlar sonucunda bu rakam 255’e çıkmıştır. Kuş türlerinden 66 tanesi Milli Park'ta düzenli olarak her yıl kuluçka topluluğuna katılmaktadır. Geri kalanlar ise, göç sırasında Kuş Cenneti’ne uğramaktadır. *
Kuş Cenneti Milli Parkı, Marmara Bölgesi’nin ılıman iklimi içerisinde ve kıtalar arası göç yolları üzerinde kuşların vazgeçilmez uğrak yeridir. Kuşlar göç yerlerine gidiş ve dönüşlerinde Kuş Cenneti’ne misafir olur, dinlenir, karınlarını doyurarak yollarına devam ederler. Kuş Cenneti’nde konaklama zamanları türlerine göre 1 saatle 1 ay arasında değişmektedir. Bir yılda Kuş Cenneti’ne gelen kuş sayısının 2-3 milyon kadar olduğu tahmin edilmektedir.*
Kuş Cennetinde canlı organizmalar ile doğa parçası bir eko sistemin bir parçasıdır. Burada canlı ve cansız varlıklar bir uyum içindedir. Kuşkusuz bütün bu unsurları birleştiren, bütünleyen gölün ılık sularıdır. Sular kışın yükselip, yazları geri çekilir. Bu ritmik düzen yuva zamanında ağaçların altında su bulunması gerektiğini yerine getirerek kuşların yuva yapmaları sağlanmaktadır.*

Kuş cenneti Milli Parkı bitki ve hayvan topluluğu açısından Kuş Gölünün en yoğun yeridir. Burada yetişen başlıca ağaçlar; söğüt ve ılgın dır. Bu ağaçlar gölün güney ve doğu kıyılarında yer alır. Saz, kamış, kafa otu ve kandıra gölün bütün kıyılarında bulunur. Çevrede sulak çayırlarda yüzlerce çeşit çiçekli otlar mevcuttur. Hayvan topluluğu açısından tatlı su ıstakozu, yeşil kurbağa, sıçrayıcı kurbağa ve ağaç kurbağası sürekli mevcuttur. Gölde 20 türden fazla balık yaşamaktadır. Başlıcalar ı sazan, yayın, turna, kefal vb. dir.*
*http://www.manyas.org


Parka girdik; henüz bahar tam gelmediği için kışın soğuk yüzünü ağaçlar üzerlerinden atamamışlar. Dokunulsa kırılacak hissini veren yapraksız dallardan oluşan bir koru... Yürürken insanın yüreğini alıyor götürüyor; bir geçmişe, bir bugüne, bir yarına; bir kışa, bir kış güneşine, bir bahara...


Manyas Kuş Cenneti'nin gişesinden içeriye girdikten sonra sağ tarafınızda tek katlı bir tanıtım binası bulunuyor. Binada bölgede bulunan kuş türlerini anlatan mini bir müze var. Müzede kuşları, dondurulmuş halleri temsil ediyor. Binanın diğer bir odasında göl çevresine monte edilmiş mobese kameralarının ekranları bulunuyor. Görevli gelip kumanda ile çeşitli kameraların görüntülerini yaklaştırıp size kuşları tanıyor. Binanın çıkışında ise dürbün alarak korunun bitiminde yer alan ve tanıtım binasına yaklaşık 200 metre mesafedeki gözetleme kulesine gidebiliyorsunuz. 


Girişte parkın içinde dinlenebilmek için sayısı fazla olmasa da banklar var. Park fazla büyük değil. Gitmeden önce daha büyük hayal etmiştim. parkın içinde daha fazla yürüme alanlarının, koruların, dinlenme alanlarının olmasını, gözetleme kulesi ve civarında daha ilerisini gösteren sabit dürbünlerin olmasını, yeşilliklerin içinde kılavuz mahiyetinde bilgilendirme tabelalarının olmasını ve gezenlerin daha fazla vakit geçirmeleri için uygun büfe veya benzer yerlerin isterdim. Belki ilerleyen zamanlarda park, daha turistik bir mekan haline getirilebilir. Hatta yöreyi temsilen hediyelik eşya satışlarını da yapılabilir.


Parkın en romantik kareleri, ağaç diplerindeki suya yansıyan dallar oluşturyordu.

 

Bu yansımaların yaz başında ağaçların yemyeşil olduğu dönemdeki halini hayal ediyorummmm... Ne güzel....


Parka giden yoldaki sağ ve sol taraftaki Kuş Gölü... Ve; baharı müjdeleten patlamış tomurcuklar...



Gözetleme kulesi... Etrafı ahşap ile kaplı çelik konstirüksiyon ve katlarda pencereleri olan bir yapı... Etrafı 360 derece görmenizi sağlıyor.


Bakıyoruz... En çok kuş türleri görmek için tavsiye edilen ziyaret zamanı Nisan, Mayıs, Haziran aylarıymış, biraz erken gelmişiz.


Dürbünün merceğinden görünen  bir kuş!


Gölün kıyısında platformlara yerleşen pelikanlar...

 

Müzedeki dondurulmuş kuşlar...


Parkın çıkışına geliyourz artık. Çıkış ile giriş aynı kapılardan sağlanıyor. Girişteki gişenin arka tarafında bizi hayallerimize götürecek bir kayık bekliyor, köprünün hemen dibinde...

Usulca ilerliyoruz...




Bir başka hayale ve geziye yelken açıyoruz, yavaştaaaannn yavaştaaaaannn...
Sevgiler,




Hiç yorum yok :

Yorum Gönder