DOĞU EKSPRESİ-4 TRENDE YEME-İÇME
Sonrasında iyice uykumuz gelene kadar kah kompartıman içinde kendi kendimize dansımız, kah komşular ile tanışma ve kaynaşmamız, kah vagonlar arası geçişlerle treni keşfedişimiz, kah çocukların birbirini yeniden bulup oynamaları, kah tur rehberi komşumuz ile güzergahları ve yolculuğu konuşmamız derken geceyi ediverdik. Kompartımanımızın orta ışığı kapatıp aydınlatmayı kırmızı gece lambasına çevirdik. Camda da yanan led ışıklandırmamız ile trenin çuf çuflaması arasında uyuyakaldık. Sesten veya hareketten ya da konforsuzluk olur da uyuyamam sanmayın, o serüvenin içinde olmak sizi tatlı bir dinlemeye çekiyor bile.
Sabah kalktığımızda bir tren klasiğini yerine getirmek için sabırsızlanıyorduk: mükellef bir kahvaltı sofrası hazırlamak! Bu yazıyı yazmadan önce Ağrılı bir iş arkadaşım ile çocukluğunda yaptığı doğu ekspresi yolculuklarında unutamadığı soğan kokusunu konuştuk, diyor ki “alıyor piknik tüpünü, koyuyor üstüne tavasını, pişiriyor yemeğini”. Bugün de aynı, aynı! Değişen tek şey o gün memlekete yolculuk, bugün trenle keşif. Bugün de sucuklu yumurta yapılıyor. Akşamdan kondüktör uyardı “aman sabaha sucuklu yumurta yapacaklar pencereleri açıp ortamı havalandırsın”. Herkes söz dinledi. Herkes birbirine en az konforsuzluk yaşatmak için kapasını kapattı. Kimse kimseyi rahatsız etmedi. Biz de kahvaltımızı çuf çuf sesleri eşliğinde yaptık.
Trend aç kalma diye bir şey yok, herkes kendi yemeğini yapacak diye de bir şey yok. Yemekli vagonda çeşitli yiyecek ve sıcak-soğuk içecekleri bulabilirsiniz. Zira biz de daha sonra yemekli vagonun da tadını alabilmek için çayımızı orada içtik.
Trende sadece kahvaltı mı yapılır derseniz, kocaman bir hayır gelir benden :) Zira minik bir çocuğun minik bir midesi olunca kolaylık olsun diye hazır ve katı gıdalar ile beslemek annelik şanına yakışmazdı. Öğle uykusu sonrası acıkan yavrucuğuma pişiriverdim bir tarhana :)
İlk günün akşam saatleri Erzurum Garı’na denk düştüğü için, bir diğer tren klasiğini yerine getirdik. Gara ulaşmaya yaklaşık 1-1,5 saat kalan cağ kebabı siparişi verdik. Bazı olumsuz yorumları okuyunca nereden sipariş vereceğimizi düşünürken imdadımıza kondüktörümüz yetişti. Çok lezzetli ve malzemeden çalmadan dürüm şeklinde hazırlanan cağ kebabımız tren garda beklerken elimize ulaştı. Siparişi verdiğimiz yer: Muammer Usta.
Dönüş yolculuğumuzu da yine trenle yaptığımız için bir sabah kahvaltısı daha yaşadık. Bu sefer gece-gündüz yolculukları ters olduğundan akşam yemeğimizi de kendimiz hazırladık. Ne mi? Tabi bir tatar olarak: mantı! Hayır, hayır, açmadım tabi :) Yola çıkmadan önce yaş hazır mantı ve yoğurt aldık. Büyük sahanda mantıyı bir güzel haşlayıp küçük sahanda erittiğimiz tereyağ ile buluşturduk. Yoğurdu da toz sarımsak ile karıştırdık. Diğer baharatlar da elimizin altın. E daha ne olsun, haydi afiyet olsun!
Arada kaç kez yapılan kahveleri hiç saymıyor ve yazmıyorum bile :)
Haydi sizler de bir kahve almaz mısınız Doğu Ekspresine karşı şöyle keyifle :)
Diğer Doğu Ekspresi yazılarını okumak için tıklayınız:
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder