ANİ HARABELERİ - ANİ ŞEHRİ
Doğu Ekspresi’nin (Okumak için tıklayınız: DOĞU EKSPRESİ-5 TREN YOLCULUĞUMUZ) son istasyonu olan şehir merkezindeki Kars Tren Garı’nda indikten sonra sözleştiğimiz gibi kiralık aracımız ile merkezdeki konaklama yapacağımız yere geldik. Tren yolculuğumuz her ne kadar renkli, eğlenceli, müzikli, oynamalı, ritüelli ve maceralı geçse de 27 saatin üzerimize bıraktığı bir yorgunluk vardı. Konaklama evine ulaşır ulaşmaz o koca çantalarımız odamızın koridoruna yığıldığı gibi bizlerin de yataklara yığılmasına ramak kala son enerjimizle duşumuzu alıp kendimize geldik. Kendimize geldik dedim ama pek de emin değilim aslında. Yatağa yatıyoruz minik minik kıprıntılar, yataktan kalkıyor koltuğa oturuyoruz aynı şekilde devam. Bir iki adım atıyoruz, hafif sallantılar. Dedik ki galiba deprem oluyor. Ama hiçbirimiz bir diğerini telaşeye düşürmemek için tüm varsayımlarımız zihnimizden sessizce geçiriyor. En sonunda söz nasıl açıldıysa açıldı da birbirimizi anladık. Meğer 27 saat tren yolculuğunun kulaklarımızın denge merkezinde yaptığı geçici bir durummuş, tren raylar üzerinde tıngır mıngır giderken o harmoniye biz de kapılmışız. Geceden sabaha uyuyunca tüm o küçük sarsıntı hissi kayboldu.
Sabah kahvaltımızdan (ertesi günkü Boğatepe Köyü kahvaltısı için tıklayın: BOĞATEPE KÖYÜ – ZAVOD KÖYÜ – ZAVOT KÖYÜ - GRAVYER KÖYÜ) sonraki ilk rotamız, Kars’ın güneydoğu kesiminde Ocaklı Köyü sınırlarında Ermeni Yaylası olarak anılan bölgede kalan, merkeze yaklaşık 40 kilometre mesafedeki Ani Harabeleri idi. Bölgeyle ilgili tarihi kültürel bilgilere şu linklerden daha detaylı ulaşabilirsiniz: www.kulturportali.gov.tr www.karskulturturizm.gov.tr www.karskultur.gov.tr Sizin için bir özet yaparsam da şöyle; Ortaçağ döneminin kıtalararası en önemli ticaret yolu olan İpek Yolu’nun Kafkas bölgesinden Anadolu topraklarına giren ilk kapısı, Ani şehridir. Bugün Ani Harabeleri olarak anılan Ani şehir, kapılarını ziyaretçilere ören yeri olarak açmaktadır. Günümüzde Ermenistan ile Türkiye’yi ayıran derin vadinin ve vadiden geçen Arpaçay’ın batı tarafında Türkiye sınırları içinde kalan; Geçmişte M.Ö. 5000li yıllardan beri var olduğu düşünülen şehir; Urartular, Kordoba, Bagrat, Bizans İmparatorluğu, Osmanlığı İmparatorluğu ve Ermeni Bagratuni Hanedanlığı’na ev sahipliği yapmıştır. Tarihler boyu birçok kültürün harmanlandığı bu alan, 2016 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne 16. sıradan kaydedilmiştir.
İşte Arpa Çay, üzerinde yıkıntıları kalan Taş Köprü ve vadinin diğer yamacındaki Ermenistan:
İşte Arpa Çay, üzerinde yıkıntıları kalan Taş Köprü ve vadinin diğer yamacındaki Ermenistan:
Surlarla çevrelenen Ani şehrinin vakti zamanında 7 tane kapısı varmış; Orta Kapı (Aslanlı), Çifte Beden Kapısı (Kars), Hıdrellez Kapısı, Acemoğlu Kapısı, Mığmığ Deresi Kapısı, Divin Kapısı ve Suyolu Kapısı. Şehrin içinde şuan yıkıntı olarak görünen geçmişin önemli yapıları bulunuyor; katedral, tapınak, kilise, manastır, cami, fırın, kervansaray, pazaryeri, hamam, köprü, çarşı, evler ve yerleşim yerleri.
İşte kapılardan biri:
İşte kapılardan biri:
Yola çıkmakta esas arzumuz tren macerasını yaşamakken, yolun kendisinin getirdiği rota olan Ani Harabeleri ziyareti, bizi düşüncesel anlamda çok farklı boyutlara taşıdı. Yolculuğun en farklı kazanımlardan biriydi. İnsanlık güzel şey. İçine giren renge göre gökkuşağı mı oluyor kapkaranlık bir gece mi oluyor, mesele bu.
Yaşamın gittiği yolu renklendirebilmek üzere :)
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder